28 Aralık 2009 Pazartesi
25 Aralık 2009 Cuma
Dergi kapakları
24 Aralık 2009 Perşembe
Aforizmalar
Neden insanlar liderlerine güven duymaz?
Onları sevgiyle kucaklayan, içten bir tavır
göremediklerinden. Ona karşı olan sesleri,
çoğu kez kitabına uydurarak susturmaya
çalışan bir liderin özgürlüğü kullanarak
savunma yaptığını gördüklerinden.
(Akşam Gazetesi – 26.11.2009
Ülkenin haline aforizmalar-Ahmet İnam)
Onları sevgiyle kucaklayan, içten bir tavır
göremediklerinden. Ona karşı olan sesleri,
çoğu kez kitabına uydurarak susturmaya
çalışan bir liderin özgürlüğü kullanarak
savunma yaptığını gördüklerinden.
(Akşam Gazetesi – 26.11.2009
Ülkenin haline aforizmalar-Ahmet İnam)
18 Aralık 2009 Cuma
Evlilik teklifi alamayanlara önerilir...
Kırmızı tabanların yaratıcısı büyücü lakaplı
Fransız ayakkabı tasarımcısı Christian Louboutin
Marka Konferansı'nda yaptığı konuşmada,
en büyük derdinin "Ayakkabılarınızla koşamıyorum"
diyen kadınlar olduğunu söylemiş. Ve ilave etmiş,
"O topuklularla güzel güzel yürü. Vakit alsın. Salın...
Sonra da bir adam gelip sana evlenme teklif etsin.
Fransız ayakkabı tasarımcısı Christian Louboutin
Marka Konferansı'nda yaptığı konuşmada,
en büyük derdinin "Ayakkabılarınızla koşamıyorum"
diyen kadınlar olduğunu söylemiş. Ve ilave etmiş,
"O topuklularla güzel güzel yürü. Vakit alsın. Salın...
Sonra da bir adam gelip sana evlenme teklif etsin.
16 Aralık 2009 Çarşamba
14 Aralık 2009 Pazartesi
Homeopati
“benzeri benzer ile tedavi”
Bu kelimeye;
yapım yılı 2008,
oyuncuları Juliette Binoche, Romain Duris,
Fabrice Luchini, Albert Dupontel olan
“Paris” filminde rastladım. Ve sizinle paylaşmak istedim.
Film, hasta ve ölebileceğini düşünen bir Paris’linin,
içinde bulunduğu duruma ve çevresindeki insanlara
yeni ve farklı bir gözle bakmasını anlatıyor.
Homeopati :Antik Çağda yaşamış olan Yunanlı Hipokrat’ın,
Latince sözcüklerle "Similia similibus currentur"
(benzer benzeri tedavi eder) dile getirmiş olduğu
yasadır: Buna göre, herhangi bir madde sağlıklı bir kişide
hastalık belirtileri oluşmasına yol açıyorsa, aynı hastalık belirtilerini
gösteren bir hasta o maddeyle tedavi edilebilir.
Devamı için : http://www.kadinmagazin.com/ ' bakılabilir.
Bu kelimeye;
yapım yılı 2008,
oyuncuları Juliette Binoche, Romain Duris,
Fabrice Luchini, Albert Dupontel olan
“Paris” filminde rastladım. Ve sizinle paylaşmak istedim.
Film, hasta ve ölebileceğini düşünen bir Paris’linin,
içinde bulunduğu duruma ve çevresindeki insanlara
yeni ve farklı bir gözle bakmasını anlatıyor.
Homeopati :Antik Çağda yaşamış olan Yunanlı Hipokrat’ın,
Latince sözcüklerle "Similia similibus currentur"
(benzer benzeri tedavi eder) dile getirmiş olduğu
yasadır: Buna göre, herhangi bir madde sağlıklı bir kişide
hastalık belirtileri oluşmasına yol açıyorsa, aynı hastalık belirtilerini
gösteren bir hasta o maddeyle tedavi edilebilir.
Devamı için : http://www.kadinmagazin.com/ ' bakılabilir.
7 Aralık 2009 Pazartesi
yapmadıklarımız/yapamadıklarımız
Tevfik Fikret'in oğlu Halûk'a verdiği öğüt
"Ey şetâretli yolcu, sen yürü geç
Sen bu menhelde kalma; sıçra, atıl
Bir ziyâ kervanı bul ve katıl.
Dâima önde, dâima yukarı;
Gez, dolaş, kâinat-ı efkârı;
Pür- tehâlük hayât ü kuvvetten
Ne bulursan bırakma: San'at, fen
İtimat, itinâ, cesaret, ümîd;
Hepsi lâzım bu yurda, hepsi müfîd
Bize bol bol ziyâ kucakla getir
Düşmek, etrafı görmemektendir!..”.
"Ey şetâretli yolcu, sen yürü geç
Sen bu menhelde kalma; sıçra, atıl
Bir ziyâ kervanı bul ve katıl.
Dâima önde, dâima yukarı;
Gez, dolaş, kâinat-ı efkârı;
Pür- tehâlük hayât ü kuvvetten
Ne bulursan bırakma: San'at, fen
İtimat, itinâ, cesaret, ümîd;
Hepsi lâzım bu yurda, hepsi müfîd
Bize bol bol ziyâ kucakla getir
Düşmek, etrafı görmemektendir!..”.
6 Aralık 2009 Pazar
20 Kasım 2009 Cuma
Otobüs reçetesi.
Yorgun ve uykusuz, konuşmaya mecali kalmamış
insanların doldurduğu belediye otobüsünde,
yanımda oturan, orta yaşlı olduğunu tahmin ettiğim
bayan aniden parmaklarını çatırdatmaya başladı.
Kafamı çevirdiğimde de, çatır çutur parmaklarından
ses çıkaran bayanın çok mutlu olduğunu gördüm.
Ohhhhh rahatladı!
Ancak bizler gerildik!
Hadi bunu alışkanlık haline getirmişsin be bayan,
neden evinde yapmadın?
Önce bayanı ikaz edeyim
diye düşündüm, sonra vazgeçtim.
Ancak bu vazgeçme
beni rahatsız etti.
Buraya yazmaya karar verdim.
Parmakların çıtlatılması :
- Çevreyi rahatsız etmekte,
- Çıtlatılma esnasında eklemlerin çevresindeki yumuşak doku
zarar görmekte,
- Parmaklar şişmekte,
- Elin kavrama gücü azalmaktadır.
Lütfen dikkate alın…
insanların doldurduğu belediye otobüsünde,
yanımda oturan, orta yaşlı olduğunu tahmin ettiğim
bayan aniden parmaklarını çatırdatmaya başladı.
Kafamı çevirdiğimde de, çatır çutur parmaklarından
ses çıkaran bayanın çok mutlu olduğunu gördüm.
Ohhhhh rahatladı!
Ancak bizler gerildik!
Hadi bunu alışkanlık haline getirmişsin be bayan,
neden evinde yapmadın?
Önce bayanı ikaz edeyim
diye düşündüm, sonra vazgeçtim.
Ancak bu vazgeçme
beni rahatsız etti.
Buraya yazmaya karar verdim.
Parmakların çıtlatılması :
- Çevreyi rahatsız etmekte,
- Çıtlatılma esnasında eklemlerin çevresindeki yumuşak doku
zarar görmekte,
- Parmaklar şişmekte,
- Elin kavrama gücü azalmaktadır.
Lütfen dikkate alın…
16 Kasım 2009 Pazartesi
Düğün gecesi
Mevlana'nın 736. vuslat yıl dönümü
7-17 Aralık 2009 tarihleri arasında.
Düzenlenen Şeb-i Arus törenlerini iki kez izlemiştim.
Bıraktığı damak tadı Aralık ayı yaklaştığı zaman
hatırlamama neden olur. Yine hatırladım.
Şeb-i Arus düğün gecesi demektir.
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi kendi ölümüne rabbine duyduğu
aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.
Bir gazelinde;
Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya
derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret,
güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi?
Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı?
Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.
7-17 Aralık 2009 tarihleri arasında.
Düzenlenen Şeb-i Arus törenlerini iki kez izlemiştim.
Bıraktığı damak tadı Aralık ayı yaklaştığı zaman
hatırlamama neden olur. Yine hatırladım.
Şeb-i Arus düğün gecesi demektir.
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi kendi ölümüne rabbine duyduğu
aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.
Bir gazelinde;
Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya
derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret,
güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi?
Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı?
Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.
13 Kasım 2009 Cuma
Kişisel tarzınız
yani ayrı bir duruş, ayrı bir karizma
sergilemek için yapabilecekleriniz:
-Vücudunuzu tanımak,
-En sevdiğiniz yerinize vurgu yapmak,
-Temizliğe, bakıma ve makyaja dikkat etmek,
-Kendinizi tanımlayacak, taşıyabileceğiniz
-Vücudunuzu tanımak,
-En sevdiğiniz yerinize vurgu yapmak,
-Temizliğe, bakıma ve makyaja dikkat etmek,
-Kendinizi tanımlayacak, taşıyabileceğiniz
benzersiz öğeleri aramak,
-Giyinmiş olmak için asla giyinmemek,
-Süslenmeyi abartmamak,
-Trendleri izlemek ancak çok çabuk modanın
-Giyinmiş olmak için asla giyinmemek,
-Süslenmeyi abartmamak,
-Trendleri izlemek ancak çok çabuk modanın
geçtiğini unutmamak,
-Markaları çok ciddiye almamak,
-Farklı tarzları birbirine karıştırmak,
-Klasiklerden asla vazgeçmemek,
-Kopyalamaktan korkmamak,
-Yapıcı eleştrileri dikkate almak,
-İnsanların sizi vazgeçirmelerine izin vermemek,
-Gardırop detoksu yapmak.
Hadi kolay gelsin …
-Markaları çok ciddiye almamak,
-Farklı tarzları birbirine karıştırmak,
-Klasiklerden asla vazgeçmemek,
-Kopyalamaktan korkmamak,
-Yapıcı eleştrileri dikkate almak,
-İnsanların sizi vazgeçirmelerine izin vermemek,
-Gardırop detoksu yapmak.
Hadi kolay gelsin …
12 Kasım 2009 Perşembe
Hayata Dair
"Hayat bir güz otuydu, üfledim gitti."
(Sessiz Ülkenin Konuşkan Taşları'nda yazan cümle )
www.medeniyet.com
(Sessiz Ülkenin Konuşkan Taşları'nda yazan cümle )
www.medeniyet.com
8 Kasım 2009 Pazar
5 Kasım 2009 Perşembe
4 Kasım 2009 Çarşamba
30 Ekim 2009 Cuma
Notre Dame de Paris müzikalinin en güzel şarkısı- Belle
Oysa hiç birinin - kendi sosyal konumları ve
sorumluluklarından ötürü- Esmeralda'ya kavuşmaları
mümkün değildir.
........
Frollo:
Güzel
Şeytan mı O'nda ete kemiğe bürünen
Ebedi Tanrı'dan gözlerimi çevirtmek için?
Kim koydu benliğime bu şehvetli arzuyu
Cennete bakmama engel olmak için?
İlk günahı taşıyor içinde O
Onu arzulamak beni bir suçlu mu yapar?
.....
16 Ekim 2009 Cuma
Gündeme taşınanlar
Yer elması Domuz gribine karşı bağışıklık
sistemimizin güçlendirilmesinde etkin olacağına
ilişkin haberler sayesinde gündeme taşındı.
Ayrıca domuzlar grip olunca çoğunlukla yer elması tüketirmiş.
Doğrusu domuzlar ağızlarının tadını biliyorlar.
Zira aşağıda resimlerini göreceğiniz bu kadar güzel çiçekli
ve tatlı meyveyi kim yemez.
12 Ekim 2009 Pazartesi
Gündeme taşınanlar
Amerika Dışişleri Bakanı H. Clinton
giyimde sakinliğin rengi olan mavi'yi
gündeme taşıdı.
1. resim -Royal Blue - koyu mavi -
menepoz mavisi- diye de adlandırılırmış.
Doğrusu bu konuda araştırma yapmadım.
Menepoza giren kadınlar genellikle ne renk
giyer diye? Ancak bu tez konusu olabilir.
2. resim - Turkuaz,
3. resim - Cobalt Blue - Kobalt mavisi,
4. resim - Midnight Blue- Gece Mavisi,
Mavi rengi kimler nasıl kullanmalı sorusuna gelince:
-Kumral saçlı kadınlar Turkuaz mavisi,
-Sarı saçlı-sarışın kadınlar Mavi Deniz Salyangozu
ya da diğer bir isimle mavi menekşe,
-Koyu renk saçlı ve kou renk gözlü kadınlar
yoğun olarak siyah giymekten kaçınmak için
Lacivert.
giyimde sakinliğin rengi olan mavi'yi
gündeme taşıdı.
1. resim -Royal Blue - koyu mavi -
menepoz mavisi- diye de adlandırılırmış.
Doğrusu bu konuda araştırma yapmadım.
Menepoza giren kadınlar genellikle ne renk
giyer diye? Ancak bu tez konusu olabilir.
2. resim - Turkuaz,
3. resim - Cobalt Blue - Kobalt mavisi,
4. resim - Midnight Blue- Gece Mavisi,
Mavi rengi kimler nasıl kullanmalı sorusuna gelince:
-Kumral saçlı kadınlar Turkuaz mavisi,
-Sarı saçlı-sarışın kadınlar Mavi Deniz Salyangozu
ya da diğer bir isimle mavi menekşe,
-Koyu renk saçlı ve kou renk gözlü kadınlar
yoğun olarak siyah giymekten kaçınmak için
Lacivert.
9 Ekim 2009 Cuma
Ankara Mekanlarına devam..
Yaseminli Yeşil Çay içerek
dinlenmek isteyenler için hoş bir mekan
- SUSHICO -
Bulunduğu yerler;
-Gaziosmanpaşa,
-Panora AVM,
-Gordion AVM.
Aynı zamanda farklı damak
tadı arayanlar için.
dinlenmek isteyenler için hoş bir mekan
- SUSHICO -
Bulunduğu yerler;
-Gaziosmanpaşa,
-Panora AVM,
-Gordion AVM.
Aynı zamanda farklı damak
tadı arayanlar için.
30 Eylül 2009 Çarşamba
29 Eylül 2009 Salı
Aforizmalar
Sayfalarla anlatılabileceklerin tek
bir cümlede özetlenmesi olarak tanımlanmıştır.
Arıza olmak üzerine aforizmalar
-Arızalar ‘birey’ halinde, normaller ‘birlik’ halinde yaşarlar.
-Her normalin içinde biraz anormallik, her arızanın içinde
biraz normallik bulunur.
-Arıza aklın öteki yüzüdür. Her arızadan bir deha çıkmasa da,
her dehadan bir arıza çıkar!
-Arızalı atalarını dinle: ‘Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine,
arıza ol, dünya senin kahrını çeksin!’
-Modern tıp kitapları 365 farklı arıza çeşidi sayıyor.
-Her güne değişik bir arıza! Artık bilgi değil, arıza çağındayız.
-Dünyanın tüm arızaları birleşelim ve sesimizi yükseltelim,
terapistlerimizden başka kaybedecek şeyimiz yok!
-Ne mutlu arızayım diyene!
ARIZA /Bir Arıza’nın Anatomisi
ARIZA /Bir Arıza’nın Anatomisi
Sinem Ersever'in Kitabı/2009
24 Eylül 2009 Perşembe
Dikkate alınması gerekenler...
Toplum olarak çabuk sinirlenen kişileriz.
Nedense sinirlenmeyi kendimize meslek
edinmiş, böylece etkili olacağımız kanısına
varmışız velhasıl...
Peki çözüm mü?
Tabii ki hayır!
Nitekim, sabırsızlık bizi yanılgıya düşürmektedir.
Zaman zaman ben bile böyle davranmakla
birlikte - keza kendimi it dalaşına girmemem
konusunda çok telkin ettiğim halde - en güzel
örneğini kendim yaşadım.
Bankamatik kuyruğunda
beklerken ön sırda işlem yapan şahsın işi uzayınca
ıııh -tıııh diyerek söylenmeye başladım.
Sanki söylenince o kişinin işlem yapma zamanı
kısalacakmış gibi...
Ne yanılgı?
Bu arada arka sırada bekleyen subay olduğunu
sandığım -neden sandığım diyorum, zira rütbeleri
pek bilmem ama omuzunun üstü kalabalıktı -
bir bey sıramı sakince beklemem gerektiği konusunda
uyardı.
Haklıydı.
ATM'deki kişi de işlemlerini
tamamlamak zorundaydı.
Tabii bir de tartışılmaması gerekenler var.
Bunlar garsonlar, taksi şöförleri,
Kuaförünüz, müşteri hizmetleri servisi, postacı,
hizmetçiniz, öğretmeniniz, patronunuz,
komşularınız veeee eski sevgiliniz.
Nedense sinirlenmeyi kendimize meslek
edinmiş, böylece etkili olacağımız kanısına
varmışız velhasıl...
Peki çözüm mü?
Tabii ki hayır!
Nitekim, sabırsızlık bizi yanılgıya düşürmektedir.
Zaman zaman ben bile böyle davranmakla
birlikte - keza kendimi it dalaşına girmemem
konusunda çok telkin ettiğim halde - en güzel
örneğini kendim yaşadım.
Bankamatik kuyruğunda
beklerken ön sırda işlem yapan şahsın işi uzayınca
ıııh -tıııh diyerek söylenmeye başladım.
Sanki söylenince o kişinin işlem yapma zamanı
kısalacakmış gibi...
Ne yanılgı?
Bu arada arka sırada bekleyen subay olduğunu
sandığım -neden sandığım diyorum, zira rütbeleri
pek bilmem ama omuzunun üstü kalabalıktı -
bir bey sıramı sakince beklemem gerektiği konusunda
uyardı.
Haklıydı.
ATM'deki kişi de işlemlerini
tamamlamak zorundaydı.
Tabii bir de tartışılmaması gerekenler var.
Bunlar garsonlar, taksi şöförleri,
Kuaförünüz, müşteri hizmetleri servisi, postacı,
hizmetçiniz, öğretmeniniz, patronunuz,
komşularınız veeee eski sevgiliniz.
14 Eylül 2009 Pazartesi
Ankara'da hafta sonu
11 Eylül 2009 Cuma
Ankara'da hafta sonu
Ankara'nın kuzey batısında, kent merkezine 70 km.
uzaklıkta, Çankırı Yolu üzerinde bulunan ve Kızılırmak
nehri yakınlarından geçen
şirin ilçe Kalecik.
Üzümü ve Kalecik Karası Şarabı ile ünlü
olan bu ilçemizde festival tarihi:
"5. Uluslararası Kalecik Karası Festivali"
26-27/09/2009
Ağustos 2009 ayında yaptığım gezi esnasında
Kalecik halkı ilçelerinin tanıtılmasını isteyerek,
Festivallerine beklediklerini belirtmişlerdi.
Neden olmasın! Güzel bir sonbahar gününü
pekmez, üzüm ve şarapla geçirmek hoş olsa gerek.
Ben bu festivale ilk defa gideceğim...
uzaklıkta, Çankırı Yolu üzerinde bulunan ve Kızılırmak
nehri yakınlarından geçen
şirin ilçe Kalecik.
Üzümü ve Kalecik Karası Şarabı ile ünlü
olan bu ilçemizde festival tarihi:
"5. Uluslararası Kalecik Karası Festivali"
26-27/09/2009
Ağustos 2009 ayında yaptığım gezi esnasında
Kalecik halkı ilçelerinin tanıtılmasını isteyerek,
Festivallerine beklediklerini belirtmişlerdi.
Neden olmasın! Güzel bir sonbahar gününü
pekmez, üzüm ve şarapla geçirmek hoş olsa gerek.
Ben bu festivale ilk defa gideceğim...
10 Eylül 2009 Perşembe
Hayata Dair
KIZILDERILIDEN TEK KELIMELIK HAYAT DERSİ.
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik
uzerine konuşurken şunları söylüyor: "Içimizde iki kurt var ve
bunların arasında da korkunç bir savas."
"Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı,
açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşagılık duygusunu,
yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.
Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği,
dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu,
anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."
Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor
ve yaşlı adam kısaca cevap veriyor: "Beslediginiz"
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik
uzerine konuşurken şunları söylüyor: "Içimizde iki kurt var ve
bunların arasında da korkunç bir savas."
"Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı,
açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşagılık duygusunu,
yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.
Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği,
dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu,
anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."
Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor
ve yaşlı adam kısaca cevap veriyor: "Beslediginiz"
27 Ağustos 2009 Perşembe
BALIK BAŞTAN KOKAR
25 Ağustos 2009 Salı
30 Temmuz 2009 Perşembe
Farkında olmalı insan.
Güzel bir cümle.
29 Temmuz akşamı.
NTV ‘de Yaz Gecesi Programı.
Ki yaz geceleri TV seyretmekten genelikle kaçınmakla
birlikte bu programı izledim.
Sunucusu Yekta Kopan.
Nedense ben de iticilik oluşturur bu bey.
Zira bu sunucuyu çocukluk yıllarımdan, TRT’deki çocuk
programlarından hatırlarım.
Sesi ben de önce alışkanlık sonra da bıkkınlık oluşturduğu halde
– her ne kadar yıllanmış şarap gibi deseler de; galiba ses de
eskiyebiliyor, her şey de olduğu gibi- kendimi bu
programı izlerken buldum .
Dikkatimi çeken, çalışma hayatı içinde kartopu gibi
yuvarlanırken birçok şeyi kaçırabilyoruz.
Ki ben de kaçırmışım!
Meğer “Hande Altaylı” diye bir yazar varmış ve
ilk kitabı olan “Aşka Şeytan Karışır - 2006” yüzbin adet satmış.
Merak ettim!
Henüz okumadım, ancak internette baktım.
(İyi ki internet varmış, olmadan önce ne yapıyormuşuz açıkçası hatırlamıyorum.)
Yani yazımın başındaki cümle önce kendim, sonra da bu yazıyı okuyanlar için.
Eeeeee hadi ne demek istediğine gel der gibisiniz!!!
Tamam, tamam işte...
“Aşka Şeytan Karışır” isimli kitaptan;
Yazar diyor ki:
Sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz,
iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı...
İlk cümleler:
*Aşk`Benim ol` derdi, sevgi ise `Mutlu ol`.
*Çirkin bir kadın için iffetli olmak çok kolaydır, ben şanssızdım.
*Ne de olsa, kime aşık olsan kısa bir süre sonra hıyara dönüşecek.
*Unutma, başkası yapabiliyorsa bir gün sen de yapabilirsin.
*İnsan bir sınırı bir kez aşıp da sonra tekrar aşmak istiyorsa, kan
damarda durmayacak demektir.
*Mutluluğun tarifi bu olmalı; başka hiçbir yerde olmak istememek.
*Mutluluk arıyorsan, mutsuzluğu da peşin peşin kabul edeceksin.
*Birine aşık olmak, bir sefere çıkmak gibiydi, onun ruhunun
tüm deliklerine girip, tüm kalelerini ele geçirince sefer bitiyordu.
29 Temmuz akşamı.
NTV ‘de Yaz Gecesi Programı.
Ki yaz geceleri TV seyretmekten genelikle kaçınmakla
birlikte bu programı izledim.
Sunucusu Yekta Kopan.
Nedense ben de iticilik oluşturur bu bey.
Zira bu sunucuyu çocukluk yıllarımdan, TRT’deki çocuk
programlarından hatırlarım.
Sesi ben de önce alışkanlık sonra da bıkkınlık oluşturduğu halde
– her ne kadar yıllanmış şarap gibi deseler de; galiba ses de
eskiyebiliyor, her şey de olduğu gibi- kendimi bu
programı izlerken buldum .
Dikkatimi çeken, çalışma hayatı içinde kartopu gibi
yuvarlanırken birçok şeyi kaçırabilyoruz.
Ki ben de kaçırmışım!
Meğer “Hande Altaylı” diye bir yazar varmış ve
ilk kitabı olan “Aşka Şeytan Karışır - 2006” yüzbin adet satmış.
Merak ettim!
Henüz okumadım, ancak internette baktım.
(İyi ki internet varmış, olmadan önce ne yapıyormuşuz açıkçası hatırlamıyorum.)
Yani yazımın başındaki cümle önce kendim, sonra da bu yazıyı okuyanlar için.
Eeeeee hadi ne demek istediğine gel der gibisiniz!!!
Tamam, tamam işte...
“Aşka Şeytan Karışır” isimli kitaptan;
Yazar diyor ki:
Sıradan insanlar yoldan çıkmaz, en masumlar günahkar olmaz,
iyiler kötülük yapmazdı; eğer aşka şeytan karışmasaydı...
İlk cümleler:
*Aşk`Benim ol` derdi, sevgi ise `Mutlu ol`.
*Çirkin bir kadın için iffetli olmak çok kolaydır, ben şanssızdım.
*Ne de olsa, kime aşık olsan kısa bir süre sonra hıyara dönüşecek.
*Unutma, başkası yapabiliyorsa bir gün sen de yapabilirsin.
*İnsan bir sınırı bir kez aşıp da sonra tekrar aşmak istiyorsa, kan
damarda durmayacak demektir.
*Mutluluğun tarifi bu olmalı; başka hiçbir yerde olmak istememek.
*Mutluluk arıyorsan, mutsuzluğu da peşin peşin kabul edeceksin.
*Birine aşık olmak, bir sefere çıkmak gibiydi, onun ruhunun
tüm deliklerine girip, tüm kalelerini ele geçirince sefer bitiyordu.
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Kadın - erkek : mizah
Mizah duygusu yüksek kadınlara baktığımda şöyle bir hisse kapılıyorum: Sanki bir gün kendilerine şöyle demişler: "Kimsenin beni güldüreceği yok, bari ben kendimi güldüreyim!"
Mizah duygusu yüksek erkeklere baktığımda ise, alttan alta şöyle diyen birini görüyorum: "Ben olmasam, neşesizlik ve can sıkıntısından mahvolursunuz!"
www.sabah.com.tr./Yazarlar/babaoglu/2009/07/26/pazar_notlari
Mizah duygusu yüksek erkeklere baktığımda ise, alttan alta şöyle diyen birini görüyorum: "Ben olmasam, neşesizlik ve can sıkıntısından mahvolursunuz!"
www.sabah.com.tr./Yazarlar/babaoglu/2009/07/26/pazar_notlari
16 Temmuz 2009 Perşembe
Günün resmi
15 Temmuz 2009 Çarşamba
Farklı lezzetler
Cilveli Kahve
Fincana dökülen bol köpüklü Türk kahvesinin
üzerine çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve
iki çeşit baharattan oluşan karışım dökülüyor.
Kahve kaşıkla birlikte sunuluyor.
Kahve içilmeden önce kaşıkla bademler yeniyor.
(Dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için
mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor)
Fincana dökülen bol köpüklü Türk kahvesinin
üzerine çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve
iki çeşit baharattan oluşan karışım dökülüyor.
Kahve kaşıkla birlikte sunuluyor.
Kahve içilmeden önce kaşıkla bademler yeniyor.
(Dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için
mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor)
14 Temmuz 2009 Salı
Son dönemin en güzel resmi
13 Temmuz 2009 Pazartesi
Kadın-erkek
.....
"Kadınların zekâsı, kendilerini seven erkeklerden
kalan tortulardan oluşur. Erkeklerin zevklerinde de,
hayatlarından gelip geçmiş kadınların izleri vardır”
....
Haşmet Baboğlu/Sabah Gazetesi
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2009/07/11/Odile, İdil, Seçil ve diğerleri
"Kadınların zekâsı, kendilerini seven erkeklerden
kalan tortulardan oluşur. Erkeklerin zevklerinde de,
hayatlarından gelip geçmiş kadınların izleri vardır”
....
Haşmet Baboğlu/Sabah Gazetesi
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2009/07/11/Odile, İdil, Seçil ve diğerleri
2 Temmuz 2009 Perşembe
Kişilik bozuklukları
1. Sosyal kurallara uymakta başarısızlık.
2. Aldatmak, insanları kullanmak.
3. Planlı, programlı davranmayı başaramamak.
Aklına geldiği gibi davranmak.
Aklına geldiği gibi davranmak.
4. Saldırganlık, alınganlık.
5. Başkaları veya kendisinin güvenliğini umursamamak.
6. Sürekli bir biçimde sorumsuzca davranmak.
7. Birisini kırıp, incitip, kötü davranıp, hatta malını çaldıktan
sonra hiçbir pişmanlık duymamak.
karizmatik olan sosyopatlara karşı korunmak on üç kural:
sonra hiçbir pişmanlık duymamak.
karizmatik olan sosyopatlara karşı korunmak on üç kural:
1. İlk kural, bazı insanların vicdanlarının olmadığı acı gerçeğini kabul edin.
2. Karşınızdaki kişinin rolü doktor, öğretmen,
yönetici, anne-baba, hümanist (vs.) ne olursa olsun ona değil,
kendi iç sesinize, sezgilerinize güvenin.
3. Yeni bir ilişkide ‘Üçler Kuralını’ harekete geçirin.
Yalan, yanlış anlama veya sözünü yerine getirmeme
söz konusu olduğunda, aynı şeyler üç kez yinelendiğinde
durmayın, bir an önce o kişiden uzaklaşın. Verdiği sözü
durmayın, bir an önce o kişiden uzaklaşın. Verdiği sözü
tutmayan, sorumluluğunu yerine getirmeyen
insanlarla paranızı, işinizi, sevginizi veya sırlarınızı paylaşmayın.
4. Otoriteyi sorgulayın. Başkalarına zarar vermeye yönelik
emirler karşısında siz kendi vicdanınızın sesini dinleyin.
Körü körüne verilen emirlere itaat eden insanlardan
olmayın.
5. İltifatlara güvenmeyin. Egonuzu okşayan hoş sözler
iyi gelebilir, ancak karşılığında bir sosyopatın sizi çok
rahat parmağında oynatabileceğinin bilincinde olun.
6. Gerekiyorsa saygı kavramını yeniden tanımlayın.
Korku ile saygıyı birbirine karıştırmayın.
7. Sosyopatın oyununa katılmayın.
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.
Siz de sosyopatın çekiciliği karşısında onu
Siz de sosyopatın çekiciliği karşısında onu
analiz etmeye, anlamaya çabalamayın.
8. Bir sosyopattan korunmanın en iyi yolu,
ondan uzak durmak ve onunla hiçbir
ilişkinizin olmamasıdır.
ilişkinizin olmamasıdır.
9. Kolaylıkla acıma duygusu hissediyorsanız, 'dikkat!' ,
av olabilirsiniz. Her zaman kibar, sevecen, saygılı ve
güler yüzlü olmak zorunda değilsiniz.
Size devamlı kendisini acındıran birisi varsa,
Size devamlı kendisini acındıran birisi varsa,
dikkat edin karşınızda sizi kullanmak
isteyen bir sosyopat olabilir.
isteyen bir sosyopat olabilir.
10. Giden gelmez unutmayın. Kaybettiklerinizi
kabul edin. Bir noktada hesabı kesip yolunuza
devam edin. Birisine yardım etmeyi gerçekten
istiyorsanız, sizi kullananlara değil,
hayır kurumlarına veya çevrenizdeki
ihtiyaç sahiplerine yönelin.
11.Bir sosyopatın yaptığı bir istismarı, yalanı,
sahtekârlığı, o ne kadar yalvarıp ağlasa da, asla
örtbas etmeyi kabul etmeyin.
12.Ruh sağlığınızı koruyun. Vicdansız birisini
hayatınıza almayın. Sizi kırmasına ve insanların
kötü olduğunu düşündürmesine izin vermeyin.
13.Sizi kıran, inciten ve hayal kırıklığına uğratanlardan
en iyi intikam alma yönteminin iyi ve
mutlu bir biçimde yaşamınıza devam etmek olduğunu
aklınızdan çıkarmayın.
aklınızdan çıkarmayın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)